12 Temmuz 2015 Pazar

Özeleştiri ve Ego Haritamız : Prof. Dr. Nevzat Tarhan


  Hayattaki en zor şeylerden biri, insanın kendini sorgulamasıdır. Belirsizlik hepimizi rahatsız eder. Bunun çaresi "Ne, neden, nerede, ne zaman, nasıl?" sorularını barındıran zihinsel sorgulamadır.
  Özeleştiri, insanın varlığını tanıması bakımından son derece mühimdir. Zira yanlışlarını görmeyen kimse doğru karar veremez. İnsanın başarısını etkileyen, yalnızca şahsi çıkarları değildir. Kimi zaman menfaatler arka plana atılıp saf duygularla karar verildiği de olur. Bu sebeple özeleştiri yapabilen kişilerin doğru karar verdiğini söylemek mümkündür.
   Duyguların farkına varmak, olumlu ve olumsuz duyguları birbirinden ayırt edebilmek önemlidir. İnsanın bir tarafında arzular ve dürtüler, diğer tarafında ise mantık ve kurallar vardır. İnsan bu ikisi arasında denge kurar. Arzular ve dürtüler insanı kendine doğru çekmek eğilimindedir. Ancak beyin, mantık ve kurallara doğru gitmeye eğilimlidir. Bunu başarabilen kimse, hayat yolunda amacından sapmaksızın ilerleyebilir. O sebeple insanın arzu, dürtü ve duygularının ayrımını iyi yapması gerekir.
  Arzu ve dürtüler her insanda vardır. Ancak kendinin kusursuz gören kimse özeleştiri yapmaz. Bu nedenle insanın, kendisini tüm zaaflarıyla, iyi kötü bütün yönleriyle kabul etmesi gerekir. Kendilerini kusursuz gören kimseler, yaşanan olumsuz olaylarda sorumlu olduklarını düşünemedikleri için özeleştiri yapma gereği duymazlar. Özeleştiri yapabilmek, tekil sorumluluk açısından son derece önemlidir. Özeleştiri yapmaktan uzak, mesuliyeti hep başkalarına yükleyen kimseler bu sorumluluğu dış sorumluluk haline çevirirler. Bu noktada tekil sorumluluk ile sosyal sorumluluk arasındaki dengeyi kurabilmenin önemi ortaya çıkar.
  İnsanı özeleştiri noktasına götürecek olan şey, kişinin benlik algısıdır. Bununla birlikte, ideal bir "ben" vardır; bu kişinin olmak istediği benlik algısıdır. İnsanın hayalindeki durumuyla, içinde bulunduğu durum arasındaki farkı bilmesi, psikolojik bir ihtiyaçtır. Özeleştiri yapamayan kişi, idealindeki benlik ile gerçek benliği arasındaki farkı bilemez ve ideal "ben"ini hakikatteki benliği ile karıştırır. Bu da onu yanlış kararlara ve yanlış ilişkilere götürür. Örneğin,  kendisini öven kişilerin etkisinde kalır. Etrafındakilerin hatalarını görmediği için tökezler. Bazı insanlarda da durum tam tersidir; kişi kendisini olduğu konumun çok altında görür. Değersiz ve işe yaramaz kabul eder. Burada özeleştirinin aşırıya kaçması sonucu kişinin kendisini yanlış algılaması söz konusudur.
  Özeleştirinin dozu kaçtığında, kişi depresif eğilimle içine girer. Özeleştiride en önemli şey, gerçekçiliktir. Özellikle fazla baskıcı ailelerde çocuk kendisini yetersiz ve değersiz hisseder. Böyle hissettiği içinde bir müddet sonra kendisini olduğundan değersiz görmeye başlar. Kusurlarını büyütür ve olumsuz taraflarını ön plana çıkarır. Ve neticede gerçekleri görmemeye başlar. Oysa insanın iyi ve kötü yanlarını gerçekçi şekilde algılaması, psikolojik bütünlüğü açısından çok önemlidir. Bu gerçekdışı algılama, insanın kendine haksızlık yapmasına da sebep olur.

   Ego Haritamız
  Psikolojik bütünlüğün içinde benlik algılaması, iç uyum açısından önem taşır. İdealimizdeki ben, bulunduğumuz ben ve algıladığımız ben olmak üzere üç türlü "ben" vardır. Bu üç "ben"in dengede olması; realist, aktivist ve idealist bakış açıları ile ilgilidir.
 "Gerçek ben", kişinin olumsuz yönleriyle birlikte mevcut durumudur. "Aktivist ben" ise gerçekle ideal arasında yaşamaya çalıştığı bendir. Ego haritasında gerçek-hayal sınırlarını doğru çizebilmek, insanın her zaman başarabileceği bir şey değildir. İnsanın aynaya, yani mukayeseye ihtiyacı vardır. Kişi özeleştiri yapabilirse, deneme-yanılmaya ihtiyaç duymadan sonuca ulaşabilir.
  Psikolojik sağlığın ilk basamağı, kişinin kendini bilip tanımasıdır. Kendini analiz etmek, insanın bilmesi gereken ilk şeydir. Yoksa kendine karşı bir tür körleşme yaşar, hep hatalı kararlar verir.

   Birinci Şart Kendini Bilmek
  İnsanların güçlü ve zayıf yönleriyle kendilerini tanımaları, hayattan beklentilerini, amaç ve hedeflerini sorgulamaları gerekir. Evrende düşünce ve duyu süreçlerinin farkında olan tek varlık insandır. Psikolojide metakognisyon denilen bu durum, insanın varoluşunun farkına varan tek varlık olduğunu gösteriyor.
  İnsanda kendini gözleyen bir ben (ego) vardır. Bu ego olayların içine karışıp kaybolmaz. Yaşadığı duyguların farkındadır. Kişinin ruh durumu ve o ruh durumu hakkındaki düşünce ve duygularının farkında olabilmesi, öz bilinç halidir.
  Kendini tanıyan insan özgürlüğü yakalamış olur. Arzulardan özgür olmak, olumsuz duygulardan kendini kurtarmak, moral bozucu bir düşünce geldiğinde alternatif düşünceler üretebilmek insanı özgür ve mutlu kılar. Özgürlüğü ve bağımsızlığı doğru şekilde yaşamak, insanın kendi sınırlarını bilmesiyle mümkündür. Tanınan şey yönetilebilir. Birçok insan duygularını tanımadığı için kendini duygu seline kaptırır, akıntıya teslim olur. Yenilgiyi kabul ederek duyu ve zevk tuzaklarına yahut da yılgınlığa kapılıp depresif hale gelir.


  Özeleştiri yapan kişi kendini sorguladıktan sonra özdenetimini devam ettirmelidir. Özdenetim iç disiplin gerektirir; sosyal sınırları iyi bilmek ve sosyal uygunsuzluktan kaçınmak özdenetimin sağlanması için ilk şarttır. Oturup kalkmayı, konuşmayı, nerede nasıl davrandığını bilmek ustalık gerektirir.

2 yorum:

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...