26 Aralık 2015 Cumartesi

Beynin Temel Yapısı



İnsan beyni üç ana bölümden oluşmaktadır; arka beyin, orta beyin ve ön beyin. Arka ve orta beyin biyolojik varlığın sürdürülmesini sağlarken, ön beyin duygusal ve düşünsel hayatın düzenlenmesini sağlar. Bu üç yapı her ne kadar birbirinden farklı işlevlere sahip olsalar da  tek bir beyin olarak çalışır ve görevlerini tek bir beynin faaliyeti olarak yerine getirirler.



  Arka Beyin


  Arka beyin, medulla, beyincik ve ponstan oluşur. Arka beyinde bulunan bu üç yapının da hayatı sürdürmek gibi önemli işlevleri bulunmaktadır.

  Medulla (Bulbus ya da soğaniliği): Medulla, omurilik ile beynin birleştiği yerde bulunan hafif şişkin bölgedir. Otonom sinir sistemini kontrol eder yani kalbin atışını, solunumu, kan basıncını. Organizmanın dik durmasına yardımcı olur.  Yaklaşık 3,5-4 cm uzunluğundaki bu yapıda omurilikten çıkan ve beyinden inen sinirler bulunmaktadır. Bu sinirler çaprazlama inerek beynin sağ tarafını vücudun sol tarafına, beynin sol tarafını vücudun sağ tarafına bağlamaktadırlar.

  Beyincik (Serebellum): Beyincik beyin sapının hemen arkasında bulunan bükümlü yapıdır. İçte beyaz, dışta gri cevherden oluşur. Beyin ağırlığının yaklaşık %10'una sahip beyincik, bütün istemli ve istem dışı kas hareketlerinin koordinasyon merkezidir. Duyu organlarından gelen tüm bilgiler ile büyük beyin kabuğundan kaslara iletilmek üzere gelen emirler beyincikte toplanmaktadır. Beyincik kendisine gelen  uyarılar ile emirleri birbiriyle koordine etmekte ve sonucu kaslara iletmektedir. 
  Beyincik, kısaca vücudun denge kontrolorüdür. Bu denge, vücutta cereyan eden motor faaliyetler ve bu faaliyetleri yapan dokuların ahenkli bir şekilde işlenmesini sağlar. Denge, bilhassa yürüme esnasında sağlanır. Ayrıca, ayakta durmayı sağlayan reflekslerin (proprioseptif) üst merkezi, beyinciktir. Motor fonksiyonları (hareket fonksiyonları) iradeli, düzenli yapılır. Ayrıca peşpeşe yapılan takip hareketleri (bir adımın öbürünü takib etmesi) beyincik sayesinde mümkün olur.
  Beyincik hasar gördüğünde isedenge bozuklukları, yürüme ve hareket güçlükleri oluşmaktadır. 

  Pons: Pons diğer adıyla köprü beyinciğin iki lobu ile beyin ve beyincik arasında ilişki kurmaktadır, Solunumla ilgili bölümler burada yer almaktadır.


  Orta Beyin

  Ön ve arka beyinden daha küçük bir yapıya sahip olan orta beyin, ön ve arka beyni birbirine bağlamak ve aralarındaki iletişimi sağlamak temel görevidir. İçinde kişinin görme ve işitme işlemlerini gerçekleştirmesini sağlayan nöronlar bulunmaktadır. 

  Ön, arka ve orta beynin iletişimini gerçekleştiren ve birbirlerinden kopmamasını sağlayan beyin sapı ve retiküler formasyon adlı iki yapıya ev sahipliği yapmaktadır. Bulbus, pons ve orta beynin tümünden oluşan beyin sapı, beynin ortasındaki esas merkezlere bağlıdır. Tüm iç organlarımızı kontrol eder. Otonom sinir sistemiyle bağlantısı vardır ve refleksleri kontrol eder. Bu bölgedeki hasarlar kalbin ve solunumun durmasına yol açabilmektedirler. 

  Retiküler formasyon beyin sapından çıkarak talamusa kadar genişleyen, diğer merkezi çekirdek yapıların üzerinden geçen nöral ağdır. Retiküler sistem, genel uyarılmışlık ve farkındalık halimizi denetlemede önemli rol oynar.


Ön Beyin

  Arka ve orta beyinden daha karmaşık bir yapıya sahip olan ön beyin, talamus, limbik sistem ve beyin kabuğu olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır. 

  Talamus: Beyin yarıkürelerin içinde, beyin sapının hemen üstünde sinir hücresi çekirdeklerinden oluşan yumurta biçimli iki öbek talamusu oluşturmaktadır. Talamus çeşitli bölgeden gelen girdileri alır ve yansımaları kortekse yollar. Talamus, kabuğun ana girişlerinin geçtiği yer, her biri yeni kabuğun bir alt bölümüyle ilişkili olacak biçimde yaklaşık iki düzine bölgeden oluşmuştur. Talamus'un her bir bölgesine, bilgileri gönderdiği kabuk bölgesinden bir sürü bağlantı gelir.

  Koku duyusu hariç tüm duyusal uyaranlar talamustan geçer yani duyular için istasyon görevi görür. Çevrede olanlardan haberdar olma, bu durumlara karşı tetikte olma ve dikkat gibi fonksiyonların sağlanması ve düzenlenmesinde de talamus’un önemli bir rolü vardır.

  Hipotalamus: Beynin üçyüzde birini oluşturan hipotalamus, talamus ile hipofiz bezinin ortasında bulunmaktadır. Merkezi sinir sisteminin en çok kan damarları ile örülü kısmı olup bütün organizmanın kimyasal durumuna en duyarlı yeridir. Hipotalamus "heyecan" ve "arzuların" denetlendiği merkezdir. Cinsel davranş, yeme, içme vb istekler bu merkez tarafından yönetilir. 
  
  Vücut dengesini sağlar, eğer vücut çok ısınırsa, hipotalamus bunu algılar ve derideki kapilerdamarların genişlemesini sağlar, bu da vücudun soğumasına yol açar. Aynı zamanda hipofiz bezini de kontrol eder.

  Limbik Sistem: Ön beyin ile beyin sapının yukarısında yer alan limbik sistem nöron ağından oluşur. Limbik sistem koku alma, beslenmeyi düzenleme, korku, heyecan ve cinsel duyguları yaratma, koruma ve saldırı dürtülerini ve davranışlarını yönetme gibi işlevleri yerine getirir. 
  
  Amigdala ve hipokampus, limbik sistemin önemli birer parçasıdır. Amigdala, öğrenilmiş davranışları ve heyecanları kontrol eder. Hipokampusun ise öğrenme ve hafıza olaylarında önemli rolü vardır. Hipokampus kısa süreli belleğe gelen bilginin uzun süreli belleğe dönüştürülerek kalıcı hale gelmesini sağlar. 

  Beyin Kabuğu: Korteks, kalınlığı 2- 6 mm arasında olup beynin yarımkürelerinin dış yüzeylerini kaplamaktadır. Yeni doğanda düz bir yüzeye sahipken beyin geliştikçe kıvrımlar oluşur ve korteks genişler. 

  Korteks, düşüncenin merkezidir. Görme, işitme, konuşma, yaratma, düşünme gibi üst düzey zihinsel fonksiyonları yönetir. Tüm duyularımız aracılığı ile algıladıklarımızı bir araya getirip "anlam" ürettiğimiz merkez burasıdır. 

17 Aralık 2015 Perşembe

Enneagram | Mizaçlarına Göre Ünlüler

enneagram ünlüler


Enneagram Tip 1: Mükemmeliyetçi



Tip 1'lerin Bazı Özellikleri: Mükemmeliyetçi, Kuralcı, İdealist, Rasyonel, Detaycı, Düzenli, Eleştirel, Akılcı, Güvenilir, Ahlaklı, Titiz, Adaletli, Müdahaleci




Tip 1'lerin Ünlü İsimleri: Ahmet Necdet Sezer, Ajda Pekkan, Ali Eyüboğlu, Charles Dickens, Cihan Ünal, Emre Kongar, Erol Evgin, Harrison Ford, Hillary Clinton, Jodie Foster, Johann Sebastian Bach, John Paul II, Mahatma Gandhi, Margaret Thatcher, Merly Streep, Murathan Mungan, Mehmet Akif Ersoy, Noam Chomsky, Rahmi Koç, Vehbi Koç, Zeki Müren







Enneagram Tip 1: Mükemmeliyetçi ile ilgili daha geniş bilgi için tıklayın.

Enneagram Tip 2: Yardımsever


Tip 2'lerin Bazı Özellikleri: Yardımsever, Şefkatli, Duygusal, Sıcakkanlı, Dışa Dönük, Cana Yakın, Alıngan, Israrcı, Sevecen, İlgi Çekici, Fedakar, İletişim Yeteneği Güçlü, Sitemkar






Tip 2'lerin Ünlü İsimleri: Acun Ilıcalı, Adile Naşit, Barbara Bush, Beyazıt Öztürk, Eleanor Roosevelt, Florence Nightingale, Hakan Şükür, Hz. İsa, Mahsun Kırmızıgül, Monica Lewinsky, Müge Anlı, Prenses Diana, Rahibe Teresa, Seda Sayan, Sezen Aksu, Sunay Akın, Türkan Saylan





Enneagram Tip 2: Yardımsever ile ilgili daha geniş bilgi için tıklayın.

Enneagram Tip 3: Başarı Odaklı



Tip 3'lerin Bazı Özellikleri: Başarı Odaklı, Hırslı, İmaj Düşkünü, İçten Motivasyonlu, Aktif, Kendine Güvenen, Rekabetçi, Pratik, Azimli, İş Odaklı, Duygularını Yadsıyan





Tip 3'lerin Ünlü İsimleri: Ali Sabancı, Andrew Lloyd Webber, Andy Warhol, Arnold Schwarzenegger, Bill Clinton, Carl Lewis, Demet Akalın, Demi Moore, Elvis Presley, George Wahington, Hülya Avşar, Jane Pauley, Kobe Bryant, Lance Armstrong, Madonna, Mehmet Öz, Michael Jordan,Muhtar Kent, Oprah Winfrey, Raquel Welch, Sharon Stone, Tansu Çiler, Tom Cruise, Tony Robbins, Yılmaz Erdoğan




Enneagram Tip 3: Başarı Odaklı ile ilgili daha geniş bilgi için tıklayın.



Enneagram Tip 4: Özgün



Tip 4'lerin Bazı Özellikleri: Özgün, Gururlu, Hassas, Yoğun Duygusal, Bireysel, İçten, Farklı, Empatisi Güçlü, Melankolik, Kırılgan, Dramatik, İncinebilir





Tip 4'lerin Ünlü İsimleri: Ahmet Altan, Albert Camus, Aysel Gürel, Bob Dylan, Can Dündar, Candan Erçetin, Coco Channel, Edgar Allan Poe, Elif Şafak, Hande Ataizi, Ingmar Bergman, Johnny Deep, Judy Garland, Marcel Proust, Marlon Brando, Miles Davis, Mümin Sekman, Nil Karaibrahimgil, Okan Bayülgen, Orhan Pamuk, Steve Jobs, Tarkan, Teoman, Vincent Van Gogh, Virginia Woolf





Enneagram Tip 4: Özgün ile ilgili daha geniş bilgi için tıklayın.


Enneagram Tip 5: Araştırmacı



Tip 5'lerin Bazı Özellikleri: Araştırmacı, Objektif, İçe Dönük, Çekingen, Mesafeli, Salt Akılcı, Mantıklı, Gözlemci, Detaycı, İletişimi Zayıf, Bilgiye Değer Veren





Tip 5'lerin Ünlü İsimleri: Agatha Christie, Albert Einstein, Alfred Hitchcock, Ali Nesin, Bekir Coşkun, Bill Gates, Carl Gustav Jung, Charles Darwin, Clin Eastwood, David Lynch, Franz Kafka, Friedrich Nietzsche, Isaac Asimov, John Cage, Kaan Kural, Karl Marx, Murat Belge, Sigmund Freud, Stanley Kubrick, Stephen Hawking, Stephen King, Tim Burton, Uğur Dündar, Uğur Mumcu, Umberto Eco, Ursula K. Le Guin





Enneagram Tip 5: Araştırmacı ile ilgili daha geniş bilgi için tıklayın.

Enneagram Tip 6: Sorgulayıcı


Tip 6'ların Bazı Özellikleri: Sorgulayıcı, Şüpheci, Sadık, Kontrolcü, Titiz, Karasız, Uyumlu, Ön Yargılı, Gözlemci, Düşünüp Hareket Eden, Kurallara Uyan, Görev Odaklı





Tip 6'ların Ünlü İsimleri: Adolf Hitler, Ahmet Çakar, Ali Kırca, Bülent Arınç, Devlet Bahçeli, Diane Keaton, Fatih Altaylı, Helen Hunt, Hıncal Uluç, Julia Roberts, Kemal Kılıçdaroğlu, Malcolm X, Mel Gibson, Nazlı Ilıcak, Robert F. Keneddy, Sultan Abbdülhamid, Tom Hanks, Woody Allen





Enneagram Tip 6: Sorgulayıcı ile ilgili daha geniş bilgi için tıklayın.


Eneagram Tip 7: Maceracı


Tip 7'lerin Bazı Özellikleri: Maceracı, Neşeli, Meraklı, Pozitif, Dışa Dönük, Aktif, Hayal Gücü Geniş, Sabırsız, İyimser, Sorumsuz, Çabuk Sıkılan, Özgür Ruhlu





Tip 7'lerin Ünlü İsimleri: Ayşe Özyılmazel, Barış Manço, Benjamin Franklin, Cameon Diaz, Cem Yılmaz, Coşkun Aral, Elizabeth Taylor, Evliya Çelebi, Gianni Versace, Goethe, Jack London, Jim Carrey, Kate Winslet, Kenan Doğulu, Lary King, Leonardo DiCaprio, Marco Polo, Mozart, Serdar Ortaç, Steven Spielberg, Şahan Gökbakar




Eneagram Tip 7: Maceracı ile ilgili daha geniş bilgi için tıklayın.


Enneagram Tip 8: Meydan Okuyan


Tip 8'lerin Bazı Özellikleri: Meydan Okuyan, Lider, İddialı, Güçlü, Cesaretli, Kararlı, Güvenilir, Adaleti Dağıtan, Açık Sözlü, Çabuk Öfkelenen, Sert, Samimi





Tip 8'lerin Ünlü İsimleri: Al Capone, Ann Richards, Aristotle Onasis, Aziz Yıldırım, Barbara Walters, Ernest Hemingway, Ernesto Che Guevera, Fatih Terim, Fidel Castro, Hz. Ömer, John Wayne, Kadir İnanır, Kaddafi, Orhan Gencebay, Pablo Picasso, Recep Tayyip Erdoğan, Saddam Hüseyin, Stalin, Yavuz Sultan Selim





Enneagram Tip 8: Meydan Okuyan ile ilgili daha geniş bilgi için tıklayın.


Enneagram Tip 9: Barışçı


Tip 9'ların Bazı Özellikleri: Barışçıl, Uyumlu, Sakin, Sabırlı, İnatçı, Hareketsiz, Saygılı, Alçakgönüllü, Uzlaşmacı, Pasif Dirençli, Huzur Veren, Tavizkar





Tip 9'ların Ünlü İsimleri: Abdullah Gül, Abraham Lincoln, Ata Demirer, Barrack Obama, Bülent Ecevit, Dalai Lama, Deniz Seki, Hulusi Kentmen, Keanu Reeves, Kevin Costner, Marshall Eriksen, Nelson Mandela, Rıdvan Dilmen, Turgut Özal, Walt Disney, Yıldız Tilbe




Enneagram Tip 9: Barışçı ile ilgili daha geniş bilgi için tıklayın.

15 Aralık 2015 Salı

Jung'un Kişilik Kuramı

jung
Carl Gustav Jung

Jung’un ruh kavramı dinamik, sürekli, hareket halinde olan ve aynı zamanda kendi kendini düzenleyen bir sistemdir. Bu sistemi canlı tutan ruhsal enerji libido’dur. Jung, bireyi kendini yenilemeye çalışan ve yaratıcı bir gelişim içinde bulunan bir varlık olarak görür. Kişilik gelişiminde ırk ve soya çekim kavramları oldukça önemlidir.
  Jung da bireyleri sınıflamaya çalışmış, içe dönük-introvert ve dışa dönük- extravert diye ikiye ayırmıştır.
  Her insanda kişilik ya içedönük, ya da dışa dönüktür. İçe dönük tip kendi içine kapanık ve dış dünyanın etkisini kabul etmeyen bir tiptir. Dışa dönük tip ise dış dünyaya açık bir kişiliktir. Uyaranları çevreden gelir. Her bireyde bu iki eğilim birarada bulunur. Ama her zaman bir tanesi ağır basar. Jung kişiliğin dört ana işlevini de tanımlamıştır. Bunlar:
■ Duyuş: Duyu organlarıyla (görme, işitme, algılama, koku, tat) algılamadır. 
■ Hissetme: Kendisini ve başkasını değerlendirme yeteneğidir.
■ Düşünme: Mana ve kavrayıştır. 
■ Sezgi: Bilinçli olarak kavrananın dışında gerçeğin farkedilmesidir.

Jung bundan hareketle sekiz tür içe ve dışa dönük tip tanımlamıştır.

  • Dışadönük Düşünen Tip: Nesnel düşünceler ön plandadır. Enerjisini öğrenmeye ve dış dünyayla  ilgili bilgi toplamaya harcar. Olguları kesinlikle kuramlara yeğler. Bu mühendis veya doktor tipidir. Yasa ve ahlak gibi konularda çok sertleşebilir.
  • İçedönük Düşünen Tip: Aşırı durumlarda kişinin kendine yönelik araştırmaları sırasında gerçeklik hissi kopabilir. Kendini duygularından korumak için onları bilinçaltına itmiştir. İnsanlar onu pek ilgilendirmez. İnatçı ve gururludur. Somuta yönelebilme gücüne sahip olmasına karşın, fikirleri içsel olarak izler. 
  • Dışadönük Duygusal Tip: Duygular düşüncelere egemendir. Duygusal tepkileri oynak ve değişkendir. Düşünce işlevleri iyi gelişmemiştir. Sevgileri kolayca nefrete dönüşebilir.  Hava iyi olduğunda kendini iyi hisseden kötü olduğunda ağlayacakmış gibi hisseden bir yapıya sahiptir. Kolaylıkla etki altında kalır, konuları duygu aracılığı ile gözden geçirir. 
  • İçedönük Duygusal Tip: Duygularını dış dünyadan saklayan, ilişki kurması güç insanlardır. Melankolik olmalarına karşın dışarıdan kendilerine yeten kişi izlenimi de verebilirler. Derin veyoğun duyguları nedeniyle zaman zaman patlamalar yaşayabilirler. Yüzünde umursamazlık maskesi taşır. sakin ve pek kuşkulu bir hali yokmuş gibi gözükür. Dışa vuran hiçbir heyecan belirtisi yoktur. Fakat içi tutkularla dolup taşar. Jung’a göre kadınların çoğu bu gruba girer.
  • Dışadönük Duyusal Tip: Gerçekçi pratik, aklına koyduğunu yapan kişidir. Zevk ve heyecan verici şeyleri severler ama duyguları yüzeyseldir. Dış dünyadan gelen uyarımlara dönük yaşarlar. Buna bağlı olarak ilaç bağımlılığı ve cinsel sapmalar sıkça görülür. Salt bir gerçekliğe ve nesnelliğe sahiptir. Ancak olaylarda, iyi cins bir şarap, güzel kadınlar gibi somut şeyleri görür. Hiçbir şey için kendini üzmez. Bir denemeden diğerine kolayca geçer. Sokaktaki rastladığımız insanların büyük bir bölümü bu gruba girer. 
  • İçedönük Duyusal Tip: Dış dünyadan uzak durmayı tercih ederler, kendi duyularına yönelirler. Sakin, edilgin, davranışlarını denetim altında tutan biri izlenimi verirler. Duygu ve düşüncelerindeki kısırlık nedeniyle insanların ilgisini çekmezler. Herhangi bir etkinin onda ne tür bir tepki yaratacağını öngörmek olanaksızdır. Tepkisi de dış gerçeğe bağlı değilmiş gibidir.
  • Dışadönük Sezgili Tip: Oynak ve tutarsız bir yapıya sahiptir. Yenilikleri izlemeye çalışırlar ancak uzun süre konsantre olamazlar. Bunun nedeni düşüncedeki kısırlıktan ötürü sezgilerine göre davranmalarıdır. Sezgiyle doğar ve yaşar. Başarmak için herşeyi dener. Bunu bilinçsizce yapar. Bu tipteki insan kendisine uygun düşen toplumsal çevreyi, ne giymesi gerektiğini, nasıl konuşulacağını hissederek bilir. Bu tür erkek ticarette, borsa oyununda, politikada başarılı olabilir.
  • İçedönük Sezgili Tip: Genellikle çözülmesi güç bir tip gibi algılanır. Kendisine göreyse değeri anlaşılmamış bir dahidir. Dış gerçeklikle ilişkisi olmadığından insanlarla iletişim kuramaz. Anlamını bilmediği imgeler dünyasında yaşar ancak imgelere ilgisi de sürekli olmadığından bir sonuca ulaşamaz.  Mistik ve ölümsüz şair tipini canlandırır. Hayal sınırsızdır. Başkalarını, fikirlerinin güzelliğine inandırma çabası içine girebilir veya kimsenin onu anlamadığına karar verir. 
  Jung, bu karakter tiplerinin fazla gelişmiş bilinçli tutumları ve bastırılmış bilinçdışı tutumları içerdikleri, dolayısıyla uç örnekler olduklarını işaret eder. Gerçekte insan ya içe ya da dışa dönüktür. Dört işlevden biri diğer üçüne göre bilinçli dünyasına egemendir. Jung bunu birincil işlev olarak adlandırır. Bunun yanı sıra birde yardımcı işlev vardır. Y. işlev birinci işleve himet eder ve bağımsız değildir. Bu nedenle B. işleve karşı çalışmaz.

  Jung'un tipolojisi, insanların sınıflandırılamayacağını savunanlarca ağır şekilde eleştirilmiştir. Oysa Jung da temel olarak insanın kendine özgülüğüne inanır. Onun anlatmak istediği insanın bu sekiz kategoriden birine ait olduğu değil; bilinç ve bilinçdışı düzeylerdeki tutum ve davranışları farklı bir dağılım gösterdiğidir.

  Jung'a Göre Kişilik Yapısı

   Jung’a göre kişilik birbirleriyle etkileşimde bulunan çok sayıda sistemden oluşur. Bu sistemler sürekli etkileşim halindedir. Bu sistemler ego, kişisel bilinaltı, kollektif bilinçaltı ve arketiplerdir. Birbirine bağlı olan bu sistemlerin, içedönüklük-dışadönüklük tutumları, duygu, seziş ve düşünme işlevleri vardır. Son olarak da bunların bileşimi olan bütünleşmiş kişiliği oluşturan benlik vardır.

1. Ego 

Ego bilinçli zihin örgütüdür. Bilinç düzeyindeki algılardan, anılardan, düşünce ve duygulardan oluşur. Ego, bir düşünceyi, bir anıyı ya da bir duyguyu seçmedikçe kişi bunların varlığından haberdar olmaz. Ego son derece seçicidir. Ego, kişiliğin, kimliğin ve tutarlılığın sürdürebilmesini sağlar. Egonun seçiciliği sayesinde biz, bugün, dünküyle aynı insan olduğumuzu hissederiz. Güçlü yaşantılar egonun kapılarını zorlayarak bilince ulaşır, zayıf olanlar geri çevrilir.

2. Kişisel Bilinçaltı 

Ego’ya komşu olan bölgedir. Burada bilince hiç ulaşamamış ya da ulaştıktan sonra çatışma yarattığı için bastırılmış ve geri gönderilmiş yaşantılar bulunur. Bu yaşantılar oldukça güçsüzdür. Kişisel bilinçaltı içeriğinin bazı kısımları, kendilerine gerek duyulduğunda kolayca bilince ulaşırlar. Gerçekte egoyla bilinç arasında iki yönlü bir trafik bulunur. Örneğin, bir insan dostlarının isimlerini bilir, ama bu isimler sürekli olarak bilinç düzeyinde bulunmazlar, gerektiğinde oraya gelirler. Kişisel bilinçaltında depolanan yaşantılar rüyalarda da ortaya çıkar.

3. Kollektif Bilinçaltı ve Arketipler

Kollektif bilinçaltının içeriği, insanın yaşamı süresince, hiçbir zaman bilinçte yaşanmamıştır. Kalıtımsal bir nitelik taşır. Kollektif bilinçaltında insanın insan olma evresine ulaşmadan önce geçmişinden getirdigi gizli bellek kalıntıları vardır. Jung’un kollektif bilinçaltı kavramında arketiplere rastlamaktayız. Arketip, duygusal yönü güçlü, kalıtımla gelen evrensel bir düşünme biçimidir. Deneyimlerden oluşmuştur. Arketip, semboller ile belli bir biçimde algılama ve bu algılamaya uygun bir biçimde davranmaktadır. Örneğin anne arketipi önce bir anne simgesini oluşturur, sonra bu kavram gerçek anne ile özdeşleşir. Çocuğun annesiyle olan yaşantısından da etkilenir. Kollektif bilinçaltında bulunan belli başlı arketipler şunlardır:

  • Persona: Persona toplumun onayını sağlamak amacıyla, bireyin dış dünyaya karşı taktığı maske ya da takındığı kimliktir. Bu kişinin yaşamını sürdürebilmesi için zorunludur. İnsanlarla iyi geçinmemizi, hatta hoşlanmadığımız kişilerle birlikteyken bile dostça takındığımız tutumlar çıkarlarımızı korumak için takındığımız tutumlar, buna örnek gösterilebilir. 
  • Anima ve animus: Fizyolojik olarak bir kişi gerçekte iki cinsellidir. Her iki cinsin hormonları birlikte bulundurur. Ancak biri diğerinden daha baskın olarak salgılanmaktadır. Erkeğin dişi arketipi anima dır. Erkeğin tam anlamıyla erkek olmadığını ileri sürmek çelişik ve rahatsız edici olabilir. Jung’a göre her erkekte doğuştan bir kadın imgesi vardır ve o erkeğin bilinçdışında bazı değerlerin oluşmasına neden olur. Erkek buna göre seçim yapar, kimi kadını beğenir, kimisine istek duymaz. Erkek çocukta animanın ilk yansıdığı kişi anne, kız çocukta animusun yaşadığı kişi babadır. Animus kadınlarda erkeklerdeki animanın karşılığıdır. Yani kadının erkek arketipidir. Kadın animusun gücü sayesinde erkeği anlayabilir.
  • Gölge: Jung insanın kendi cinsiyetini temsil eden ve kendi cinsinden olan kişilerle ilişkilerini düzenleyen arketipe gölge adı vermiştir. Gölge ısrarcıdır. Ego ve gölge işbirliği yaptıklarında kişi kendi yaşamını dolu hisseder. Gölgenin reddedilmesi kişiliğin sönük kalmasına neden olur.

21 Ekim 2015 Çarşamba

Depresyonda Mısınız? Beck Depresyon Ölçeği ile Öğrenin!



  Çağımızın en büyük sorunlarından biri olan depresyon gün geçtikçe artmakta. Bir çok kişi depresyonda ve farkında değil, peki siz depresyonda mısınız? Gelin bunu öğrenmek için Beck Depresyon ölçeğinden yararlanın.
  Eğer test sonucunuz 17 ve üzeri çıkarsa tıbbi destek almanız gerekebilir.


4 Ekim 2015 Pazar

Oyuncu Ruh Halinde Misiniz?

  

1. Her olayı dramatize eder, abartırlar.   
2. Modadan iyi anlar, dış görünüşe fazla önem verir.
3. Kıyafetleri, tavırları dikkat çekicidir.   
4. Heyecanlı, eğlenceli kişilerdir.   
5. İlk tanıştıkları kişiye kırk yıllık dost gibidir.  
6. Dedikodu ve laf taşımayı çok severler.   
7. Popülerdirler, aranan kişi olurlar.   
8. Konuşmalarında öz ve derinlik yoktur.   
9. Sıkıldıklarında hastalık numarası yaparlar.   
10. Konuşmaları renkli, heyecanlı ama yalanla doludur.     
11. İlgiyi yeterince göremezlerse son derece kırılırlar.  
12. Rutin işler onları sıkar, macera, heyecan olmayan şeylerden kaçarlar.     
13. Ayartıcı, baştan çıkartıcı cinsel davranış sergiler. 
14. Kolay inanırlar, hemen vazgeçerler.   
15. Kişilikleri, fikirleri her an değişir.   
16. Pembe dizilerdeki tipler ile özdeşim kurarlar.   
17. Sürekli güvenilmek, beğenilmek isterler.   
18. Ben merkezcidirler, hemen doyum isterler.
                                                                                                                                         
Doğru özellikleri 9 adedi geçiyorsa eşinizi işinize sokmayın.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan 

Oyuncu Ruh Hali


  Psikiyatri kitaplarındaki Histrionik kişilik yapısına çok benzerler. Kolayca yalan söyleyen, iki yüzlülüğü meslek edinmiş, dış görünüm fetişisti olan kişilerdir. Dikkati çekmek için her şeyi yapan bu tipler, kadınlar arasında bulunur. Maganda erkekler bu tiplere bayılırlar, ama beraberlikleri kısa sürer. Seksten başka her şeyi seksüalize ettikleri için, erkekleri kolay hipnotize ederler. Rol yapmayı seven bu kişiler, bulundukları ortamda bir süre sonra sorun olurlar, ikiyüzlülüğü, kavgaya yol açmayı bu kişilerle gözlemleyebilirsiniz. Dedikoduyu kolay yaparlar, insanları birbirine düşürürler. Bu durumdan ciddi rahatsızlık duymazlar. 
  Devlet yönetimindeki dalkavukların çoğu oyuncu ruh hali taşıyan bu kişilerdir, iç kavgalar bu kişilik özelliğindeki insanların oyunları sonucu çıkar. Politikacıların eşlerinin bu kişilikte olup olmadığını iyi değerlendirmek gerekir. 

İlgi Açlığı Çekerler 

  Yeterince ilgi görmedikleri ortamda boğulacak gibi olurlar. Kim ilgi gösterirse, sonucunu düşünmeden ona yaklaşırlar. Dikkati çekmek irin her şeyi yaparlar. Moda onların eseridir. Gülünç duruma düşseler de ilgiden aldıkları zevk daha önemlidir, ilgi üzerlerine odaklanmazsa rahatsız olurlar. 

Girişkendirler 

  Neşeli, canlı, heyecan verici, herkesi gülmekten kırıp geçiren kişilerdir. Kolayca arkadaş olurlar, sempatiktirler. Ancak özleri yoktur. Her şeyleri yapmacık, rol izlenimi uyandırır. Sosyal becerileri yüksektir. Konuşmalarında derinlik yoktur. Annelerini tanımlamaları istendiğinde "Güzel kadındı" demekten öteye gidemezler. 

Övgü ile Beslenirler 

  Narsistler gibi oyuncu ruh halinde olanlar da övgü ile beslenirler, eleştiriden hoşlanmazlar, ilgi, onay, dikkati çekmek ve heyecan tutkunluğu özellikleridir. Narsisitlerden farklı olan yanlan, başarmak değil eğlenmek için yaşamalarıdır. Sürekli güvenilmek, beğenilmek, övülmek açlığı içindedirler. 

Duygusaldırlar 

  Ruh halleri hemen değişir. Duygusallıkları bulaşıcıdır. Akıllı hareket eden pek çok kimseyi yoldan çıkarırlar. Mantık değil, duygu onların gerçeklerini biçimlendirir. Zil sesi ile oynamaya başlayabilirler. Dansların vazgeçilmez elemanlarıdırlar. Duygularını ifadede yüzeysel kalırlar. 

Rol Yapmaları Doğal Halleridir 

  Telkine çok açıktırlar; kendilerine ait tutarlı davranış kalıpları yoktur. Sizin ne istediğinizi hissettikleri an, hemen sizin istediğiniz oluverirler. Sürekli rol yapmalarının arka planında, kendilerini sevecek, ilgi gösterecek ve bağlanacakları birini bularak onu elde etmek arzu vardır. 

Fiziksel Çekicilikte Çok Başarılıdırlar 

  Kendilerine bakmak için, bir iş adamının kariyerine gösterdiği çaba kadar çaba gösterirler. 
Liposection, yüz bakımı, güzellik salonları onların ilgileri sonucu yaşarlar. Seksi gözükürler ama seksi sevmezler. Ayartıcı, baştan çıkarıcıdırlar. 

Kendilerini Tanımazlar 

  Film yıldızlarının ve TV kahramanlarının özel hayatlarını çok iyi anlatırlar ama kendi iç dünyaları ile hiç ilgilenmezler. Başkalarının kendilerine nasıl bakmaları gerektiğini çok iyi bildikleri halde, kendi kendilerine bakamazlar. Kendilerini geliştiremezler. Ben merkezcidirler. Hemen doyum isterler. Engellenmelerine çok sinirlenirler. 

Hastalık İcat Ederler 

  Hastalığı kullanırlar. Sıkıştıkları zaman bayılan, kusan, kabızlık çeken, her tarafı ağrıyan kişilerdir. Kendilerini kötü hissettiklerinde bunu, organ dili ile ifade ederler. 

Her Şeyi Abartırlar 

  Kendilerinin fark edilmesi için her şeyi göze alabilirler. Kendilerinden nefret edenlerin ilgisini çekmekte bile başarılıdırlar. Sosyal düzeni bozarlar. Bir iş yerinin savaş alanına dönmesine sebebiyet vermeleri hiç de nadir değildir. Yıldırım aşkı, bu kişilik tipinin işidir. Basit bir olaya abartılı ağlama veya öfke gösterirler.

Oyuncu Kişiliklerle Savaş Stratejileri 

  Onları iyi tanıyın, oyunlarına gelmemek için ilk şart budur. Rezalet çıkarmaya bayılırlar, tatsızlık yaşamamak için onlarla iyi geçinmenin yolunu bulmak gerekir. 
  Cinsel taciz davalarında çok mağdur olurlar. Eğer kıskanç biri iseniz bu kişilerden uzak durun, yoksa mide kanaması geçirebilirsiniz. 
  Söylediklerine değil yaptıklarına inanın. Kararlı, tutarlı, disiplinli olursanız bu kişiler ya size uyarlar veya terk ederler. Belki böylesi daha iyidir. 
  Ağzınız sıkı olmalı, yoksa söylediğiniz şeyler süslenmiş, çarpıtılmış halde bir yerde önünüze gelebilir. 
  Her kavgacı ruh halinde olan diğer tip insanlara verdiğiniz cevaplarda olduğu gibi, tepkilerinizi mantığınızla verin, duygular hata yaptırır. 
  Başınızın belaya girmemesi için, düşünerek hareket etmelisiniz. Sinirlendiğiniz an, duygular ön plana çıkar. Bu durum onun savaş alanı demektir. Büyü ve büyücü takıntıları bu haldeki insanlarda çoktur. Sizi inandırırsa beraber psikiyatri kliniğine gitmek durumunda kalırsınız. 
  Sabır taşıran tiplerdir. Gerekirse, sert sınırlamalara girmelisiniz. Yaptıkları hataların sonucunda bedel ödemelidirler. Cinsel özgürlük tutkulu tavırları, aslında ego doyum aracıdır. Cinsellikte çok başarılı değillerdir. Tahrik edici tavırlarını onaylamadığınızı belli edin; iyi tavırlarına abartılı dozda yaklaşabilirsiniz. Yalan bile söyleseniz, övgüleriniz onların hoşuna gider. Şımartılmaktan son derece hoşlanırlar. 
  Oyunculuk yeteneklerini, kullanabilecekleri alanlara yönlendirebilirsiniz. 
  Huysuzluk ve edepsizlik yaptıklarında gülüp geçin. 
  Hırçın ama sevimli tiplerdir bunlar. Gözyaşlarına aldanmayın ve doğrularınızı değiştirmeyin. 
  Ağladığı zaman kendisine mendil uzatın ama, ağladığı konuya girmeyin. 
  Dedikodu ve yalan söz duyduğunuzda, buna karşı sessiz kalmayın. Onaylamadığınızı hissettirin. 
  Ağrı ve hastalıkların psikolojik olduğunu söyleyen kişiye çok kızarlar. Hastalıklarına
inanırsanız eğer, hastaneye yakın bir ev tutmalısınız. 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

19 Eylül 2015 Cumartesi

Bir Test: Narsist Misiniz? ve Narsistlerle Nasıl Geçinilir?

1. Büyük, ünlü ve zengin olma hayalleri vardır. Bu hayaller  gerçekleşmiş gibi davranır. 
2. Kendisini önemli bir kişi görür. Gerçekte de akıllı ve yeteneklidir. 
3. Bu insan yaşıtlarından daha fazla şey başarmıştır. 
4. Başkalarını kolayca karalar.  
5. Başkalarının kusurları ile ilgilenmek hoşuna gider.  
6. isteği yapılmayınca sinirlenir, bunun gerekçesini önemsemez. 
7. Kendi hatalarının farkına varmaz.  
8. Hatasını kabul etmek zorunda kalırsa kolayca depresyona girer,  abartılı duygular yaşar. 9. Kendinden daha iyi tanınan ve bilinen insanların hiç de o kadar  büyük olmadıklarını söylemeye çalışır. 
10. Amacına ulaşmak için başkalarını kullanmanın yolunu bulur. 
11. Her şeyi kategorize ederek kendisi için en önemliye öncelik verir. 
12. Görüştüğü, yaşadığı kişilerde çok seçicidir.  
13. Giyim ve kullandığı arabada özel olduğunu hissettirir.      
14. Başkalarından bir çıkan olmadıkça onların duygularına, düşüncelerine aldırmaz. 
15. Sorumluluklarına sahip çıkması istendiğinde kendisini baskı altında hisseder. 
16. Kendisini özel hissettiği için kuralların kendilerine göre düzenlenmesini ister. 
17. Bir toplantıda soru sorarken konuşmacıdan fazla bildiğini göstererek yorumlar yapar. 
18. Sık sık yanlış anlaşıldığından yakınır.  
19. Sık sık kendisine haksızlık yapıldığından söz eder.  
20. insanlar, başarılarını sever fakat kişiliklerini sevmez.  
21. Rekabeti, yarışmayı severler fakat kaybetmeye tahammülsüzdür. 
22. Eleştirildiklerinde, kendilerinin kıskanıldığını düşünürler.    
23. Ona göre idealine uymayan şeylerin değeri yoktur.         
24. Başarı, güç, zenginlik ünlü olmak konuları birinci derecede ilgi alanlarıdır. Eğer doğrular 
                                                                                                                                                
10'dan fazla ise savaş yönteminizi belirleyin, sınırlarınızı koyun. 


Narsisistlere Nasıl Davranılmalı? 

  Ya onları oldukları gibi kabul etmelisiniz ya da başınızdan atıp kurtulmalısınız. Eğer bu ikisi mümkün değilse, onlara değişmeyi öğretmek olan zor yolu seçeceksiniz. 
  Onlara değişme motivasyonu saptayacak iki önemli şey vardır: 
  Biricisi; değer verdikleri şeyin kaybının çok yakın olduğunu hissetmeleri. 
  İkincisi; ciddi olduğunuza inanmalarıdır. 
  Narsisistler duyarsızdırlar ama aptal değillerdir, iyi bir destek planı yaparak ilgilerini çekmek mümkün olacaktır. 
  Kararlı ve tutarlılığınızı göstererek yaptığı hataları maddeler halinde yazıya dökünüz. Açık ültimatom yegane şanstır. 

Bazı Öneriler 

1. Eleştirisel düşünün. Onların göz boyayıcı olduğunu unutmayın, ilgi alanlarınıza girerek sizi etkilemelerini ancak böyle önlersiniz. 
2. Kendi amacınızı bilin. Kendi kişiliğini iyi tanıyan birini hiçbir narsisist kullanamaz. Onunla karşılıklı çıkar ilişkisi içinde kalırlar. 
3. Hemen karar vermeyin. Büyük fikirler başlangıçta çarpıcıdır fakat abartılı fikirler doğrulanmalıdır. Başkalarına danışın. 
4. Narsisistler kendi egolarından daha büyük bir şeyin olmadığı bir dünyada yaşamak zorundadırlar. Siz, büyük bir şeyin parçası olmaktan mutlu olduğunuzu onlara hissettirin. 
5. Söze göre değil, davranışa göre hareket edin. Narsisistik kişi ile yaşamak ve uğraşmak zorunda iseniz, kararlı ve tutarlı olmak zorundasınız. Bunu ilişkinin ilk başında kabul ettirmelisiniz. Narsisistlerin çoğu zora gelmeyi sevmezler, hemen yan çizerler, hedef ve menfaatlerini değiştirirler. Birlikte çalışmayı düşünüyorsanız, para değeri, iş bitirme süresi net olarak belirlenmelidir. Narsisistik kişiyi denetlemezseniz, büyük risk altındasınız demektir. Sözlerinden kolayca dönebilirler, çünkü tek kutsalları kendi çıkarlarıdır. 
6. Empatiyi anlayamazlar, ama onları kendi çıkarları ile yüzleştirerek empatik davranmalarını sağlayabilirsiniz. 
7. Öfkeli narsisiste, saldırgan davranırsanız birden mazlum olabilmek konusunda inanılmaz bir potansiyel gösterir. Haklıyken haksız duruma düşersiniz. 
8. Kendi sınırlarınızı belirleyin. Kendilerini kral gibi görür, teşekküre gerek duymazlar. Sokaktaki kedi gibidirler. Verdiğiniz yiyecek bittiğinde arkalarına bakmadan çekip giderler. Nankör davranışlarını onaylamadığınızı onlara hissettirin ama kavga etmeyin, sonuç alamazsınız. Bedel ödemesini beklemeyin. 
9. İşler sarpa sarınca mutsuzladırlar ve hemen yakalarını kurtarmaya çalışırlar. Bu hallerine aldanmayın. Suçlarını, huysuzluklarını, her şeyi itiraf eder gibi kendilerini suçlarlar. O anda sakin olun ama değişeceğini düşünmeyin. 
10. Narsisist beklediği övgü ödülünü, zor bir şey başardığı zaman almalıdır. Kesinlikle kişiliği övülmemeli, yaptığı davranış büyümsenmemelidir. Zor iş yaptıklarında övgü almayı daha çok isterler 
11. Eleştiri narsisist bir kişi için, kolayca kötüye kullanılacak silaha dönüşebilir. Eleştirdiğinizde sizi pişman edebilir. Bunun için eleştiriyi yüzde yüz haklı olmadan yapmayın, doğaçlama eleştirmeyin, eleştirirken amacınızı iyi belirleyin. Eleştiriye başlamadan önce iyi bir anını bekleyin ve izin alarak kendisini eleştireceğinizi söyleyin. Kişiliğini değil, davranışını eleştirin. Sen dili ile değil, ben dili ile konuşun. Bunu yapmazsanız kolayca savunmaya geçecektir. Suçlayıcı ve yargılayıcı sözler yerine eleştirinizde nötr sözler kullanın. Önemli bir konuşmaya hazırlanıyor gibi hazırlanmadan eleştiriyi yapmayın. Ona daima bir çıkış yolu bırakın. "Belki ben yanılıyorum......"gibi cümlelerle söze başlayın. Hemen cevap beklemediğinizi, daha sonra tekrar konuşabileceğinizi anlatın. 
  Narsist kişilerin yapmaları gereken en önemli şey, dünyanın geri kalanlarıyla ilişki kurmalarını öğrenmeleridir. Çevrenin kararlı, tutarlı tutumu ile bu kişilerin ruhları gelişip egolarının boyuna ulaşır. Kararlı, tutarlı ve hazırlanarak bu zor iş yapılmalıdır. 
  Öğrenmeleri gereken ikinci şey de, her istediklerinin kendi menfaatlerine olmadığıdır. 


  Eğer siz narsist bir eğilim taşıyor iseniz, bunu fark etmeniz yüzde elli başarı demektir. Başkalarını anlamak ve değerlendirmek, eleştiriyi dinlemek, kendinizden söz etmemeye çalışmak, kimliğinizi belirtmeden gizlice yardım etmek, yardım sever faaliyetlere kendinizi katmak amaçlarınız olsun. 
  İyi insan olmak için, kişiliğinizi geliştirme çabası gösterin. Yine başaramıyorsanız profesyonel yardım alın.  

Prof. Dr: Nevzat Tarhan

Narsistik Ruh Hali ile ilgili daha çok bilgi almak istiyorsanız tıklayın.

Narsistik Ruh Hali

Büyüklük Hastalığı  

  Tarihte büyüklük hastalığına tutulmuş pek çok lider vardır. Temel kişilik özellikleri narsisistik olan Hitler, insanlık tarihinin en büyük savaşını çıkardı. Çok sevgi veren bir anne, liberal bir baba ve müzik tutkunu küçük Hitler!.. Yıllar sonra Faşist Hitler... Kendisini özel, üstün ve önemli görüyordu. Alman ırkını üstün ırk olarak kabul ediyordu. Etnik üstünlük düşüncesini Danvin'in "Tesadüfi varoluş, doğal ayıklama, üstün olanın yaşaması, güçlünün zayıfı yok etmesi" doktrini ile birleştirdi. Ona göre Alman ırkı üstündü, dünyaya hakim olmalıydı. Büyük balığın küçük balığı yutmaya hakkı vardı. Görüşlerini doktrin haline getirdi. Kitabını milyonlarca kişiye dağıtarak fikirlerine toplumu da inandırdı. Siyasette yöntem olarak da Machiavelli'nin "Hükümdar" kitabındaki yöntemleri uyguladı. Sonuç ortada, II. Dünya Savaşı.  
Hitler Bize Ne Öğretti? 

  Narsisistik ruh halindeki insanları iyi tanımalıyız. Hitler, Darwin'in biyolojideki tezini bile kendi amacı doğrultusunda kullanabilmiş bir ideologdu. Bu insanlar hesap verme duygusunu hep taşımalıydılar. Tanrı'ya hesap verme duygusu taşımayan bir insan bir süre sonra kendisini Tanrı gibi görüyordu. Vicdani hesap verme duygusu, toplumsal bir ihtiyaçtı. Toplumun liderlere hesap sormasına ihtiyaç vardı. Demokrasi kültürünün yaygınlaşmasını ve muhalefetin varlığını Hitler'e borçluyuz.  
Kavgaya Götüren Bir Kişilik 
  Narsisistlerin ben merkezci olmaları ve hak duygusunu hep kendi çıkarlarına göre kullanmalarının, toplumu adaletsizliğe ve barışın bozulmasına götürdüğünü söylemek kehanet olmaz. 
  Bugün ABD dünya nüfusunun %5'i ama dünya kaynaklarının %25'ini kullanıyor. Doyumsuz bir uluslararası sermaye var. Açlık sınırındaki dünya nüfusu artıyor. Fakat narsisislik ve doyumsuzluk devam ediyor. 
  Almanya coğrafyasında narsisist Hitler, doyumsuz Yahudi sermayesi kavgayı başlattı. Bugün dünyada narsisist ABD yönetimi, açgözlü.doyumsuz uluslararası sermaye varsa III. Dünya Savaşı yaklaşıyor demektir. 
  O halde bireysel ve küresel narsisizmi iyi tanımalıyız. 
  "Adalet örümcek ağına benzer; zayıf sinekler ona takılır, büyük sineklerse onu deler geçer" sözünün pirim yaptığı toplumlarda barış beklenemez. Adaleti delenler de hep özel muamele bekleyen, hukuku gerektiğinde rafa kaldırabileceğini düşünen narsisistlerdir. 
  Narsisistik kişiler, demokrasiyi kendi çıkarlarına hizmet etmedikçe sevmezler. Kendilerine dalkavukluk yapılmasını engellediği için demokrasiye "halk dalkavukluğu" denilmesinden hoşlanırlar.  


Bireysel Narsisizm 


  Narsisistik kişiliğin ana teması; büyüklük duyguları, başkalarını anlayamama ve başkalarının değerlendirmelerine aşırı duyarlılıktır. Narsisistik kişiler kendilerini özel ve önemli görürler, sıra' dan bir insan olmaktan çok korkarlar. Kendilerinin özel oldu' ğunu göstermek için daima çabalarlar. Tıpkı köpek balıklarının boğulmamak için devamlı yüzmek zorunda oldukları gibi, nar-sisistler de depresyonun derinliklerinde boğulmamak için övgüyle beslenir ve özel olduğu hissini hep yaşamak isterler. Bu ruh halinde bulunanları yakından tanımak için temel özelliklerini bilmek gerekir. 


Temel Özellikleri


 1. Kendilerinin önemli olduğuna ilişkin büyüklük duyguları taşırlar, başarı ve yeteneklerini abartırlar. 
2. Kendilerini özel ve önemli görürler, hep saygı görmeyi beklerler. 
3. Hayal dünyalarında güç, başarı, şöhret, para, güzellik ve aşk ön planda yer alır. 
4. Övgü ile beslenirler, kendilerine iltifat edilmesi için ortam hazırlarlar. 
5. Eleştiriye aşırı duyarlıdırlar. Kendilerine yapılan eleştiriye, iyi amaçlı eleştiri bile olsa aşağılanmış olma, öfke ve utanç duyguları ile tepki verirler. 
6. Menfaatçidirler. Kişiler arası ilişkileri kendi çıkarları için kullanırlar. Amaçlarına ulaşmak için, her türlü hile ve aldatmayı normal kabul ederler. 
7. Kendilerinin, ancak özel kişiler tarafından anlaşılabilecek kadar özel olduklarını düşünürler. 
8. Empati yapamazlar. Başkalarının ne hissettiğini, nelere ihtiyaç duyduğunu anlayamaz ve hissedemezler. Arkadaşları hastalanarak verdiği randevuya gelemezse buna kızar ve şaşırırlar. Onun bu mazeretini anlayamazlar. 
9. Kin, öfke ve kıskançlık duyguları fazladır. Acıma ve affetme gibi güzel duygulan kendi çıkarlarına göre hisseder ve bunları kullanırlar. 
10. Hak duygusu hep kendine yöneliktir. Hak kazandığı, kayırılması gerektiği, sırada beklememesi gerektiği, hep kendisine ayrıcalık yapılması gerektiği beklentisi içindedirler. 
11. Büyük ideallerine kavuştuklarında gerçek kişilikleri daha çok ortaya çıkar. Her masada farklı konuşmak, durumlara göre ilkelerini değiştirmek yaşam felsefeleridir. 


Narsistlerin Korkuları ve Başarıları 

Mezarlıkta ıslık çalarak geçmek korkan pek çok kimsenin yaptığı bir şeydir. Cesaret gösterisinde bulunurken gerçekte son derece korkuyorlardır. Fakat korkmuyor taklidi yapmak zorundadırlar, işte bunun gibi, narsistlerin bir kısmı eksiklik, aşağılık duygularını bastırmak için kendilerine güveniyor rolü yaparlar. Fakat bu rolü içselleştirdikleri için dışarıya güvenli gözükürler. 
  Korku ile güven arasındaki zihinsel duvar çok incedir ve her an yer değiştirebilir. Amacı bir insandan daha fazla bir şey olduğunu ispatlamak olan bir kişi düşününüz. Bu insanın en büyük korkusu sıradan bir kişi olmaktır. Dünyada, en büyük ve en değerli şey olarak kendilerini hissettikleri için, bunu kanıtlama çabası içinde çırpınırlar, çok çalışırlar. Bunun için yetenekli ve iddialıdırlar. Bilim, sanat, spor, politika, komutanlık, liderlik ve ticaret gibi rekabet edilen alanlardaki her şeyi, bu kişiler keşfederler dersek abartılı olmaz. Bu kişileri dengelemeye çalışan din adamlarının, azizlik ve velayet derecelerinin artması da insanlığa ikinci faydalarıdır. 
  Narsist insanların yaptıkları işlerden hoşlanırız, ama kişiliklerinden nefret ederiz. Liderlerin pek çoğu narsistlerden çıkar. Liderlik ile narsistlik birbirinden ince bir duvarla ayrılır. Liderlik bittiğinde narsisizm başlar. Liderlerin çevresindeki dalkavuklar, onların içlerinde bulunan narsist yönlerini besler ve büyütürler. Böylece liderlerini narsist bir canavar haline getirirler.  
  Bunun için demokrasi, insanlığın geldiği en ileri olgunluk düzeyi oldu. Çünkü, demokrasilerde muhalefet vardır. Eleştiri açıkça yapılır. Böyle bir ortamda lider narsisistlik eğilimindeyse, onun hatalarının, yanlışlarının, zayıf taraflarının söylenebilmesi bu halinin sorumlulukla dengelenebilmesini sağlar. Tarihte başarılı olmuş ve halkı tarafından sevilen liderlerin arkalarında, onu sorgulayan ve sorumlu davranmaya yönlendiren manevi bir liderin olması tesadüfi değildir. Eski Yunan'da Sokrates, Aristoteles, bizde de Akşemseddin ve Şeyh Edebali gibi pek çok bilge kişiler bu fonksiyonu ifa etmişlerdir. 

Öncelik İçgüdüsü Taşırlar 

  Bir narsisist, kendisi için iyi olanın tek yol olduğuna inanıyor ve bundan vazgeçmiyorsa, onun hata yapmasını beklemek, fakat onaylamadığınızı belli etmekten başka yapacak bir şey yoktur. 
  İnsanda içgüdüsel olarak ilk ve evvela kendini sevmek, kendi ihtiyaçlarına öncelik vermek duygusu vardır. Başkalarını düşünmek, başkalarının ihtiyaçlarını önemsemek, egomuzun hoşuna gitmez. Fakat insan gibi yaşamak için, egomuzun bu yönünü dengelememiz gerekir. Halk arasında çok kullanılan, "önce can sonra canan" sözü adil bir duygunun ifadesi değildir. Önce doğrular ve ilkeler gelmelidir. Can veya canan hoşlansa da, hoşlanmasa da "önce ilkeler" diyebilmek bilgece bir davranıştır. 
  Narsist kişilerde başkalarının ihtiyaçlarını, arzularını, yeteneklerini, isteklerini görme kabiliyetleri gelişmemiştir. Bu sebeple empati yoksunluğu onları sevenlere acı çektirir. Onları sevenler kimliksiz olmak zorundadırlar. 
  Benmerkezci narsistleri seven pek çok eş veya kişi, onların kendilerini sevmeme nedenini araştırırlar, ancak bulamazlar. Kusurları kendilerinde aramaya başlarlar. Böyle narsisistlerin sevgilileri hayatlarını mahvederler. Büyük çapkınların ve büyük politikacıların önemli kısmı narsisttir. Bir şeye ihtiyaçları olduğu zaman empatiye sahipmiş gibi davranır ve rol yaparlar. Etkileyici, çarpıcı, rol yapıcı davranışlarını çoğu zaman farkında olmadan gerçekleştirirler. Alçak gönüllü rolü oynarken bile narsistler egolarını parlatmaktadırlar. Ikiyüzlerden farklı olan yönleri ise bu davranışları kişiliklerinin gereği olarak yapıyor olmalarıdır.  


Satışı İyi Yaparlar 

  İnsanları etkileme, göz boyama konusunda narsistler çok başarılıdırlar. Karşı taraftaki kişinin neyi duymak istediğini çok iyi fark ederler. Hayranlık duygusu uyandırıncaya kadar bu işe devam ederler, ileri narsistler hayranlık duygusu uyandırdığı kişiyi artık yok sayar, onu küçümserler. 
  Kendilerini övmekten utanmazlar. Zeki narsistler gizli övünmeyi çok yaparlar. Toplantılarda soru sorarken, en az konuşmacı kadar çok şey bildiklerini göstererek yorumlar yaparlar. Kendisiyle dalga geçiyor rolü bile oynayabilirler; eğer bu iş alkış getirecekse...
  Narsistler ünlü kişileri etkilediklerini sözleri arasına sıkıştırırlar. Çevre tarafından akıllı ve yetenekli olarak bilinirler, ilk tanışmalarda çok etkileyicidirler. Uzun süren beraberliklerde bencil ve çıkarcı yapıları nedeniyle kendilerinden nefret ettirirler. Fakat elde ettikleri güç, para, şöhretle insanları kendilerine bağlarlar. 
  Vitrinleri dolu ama gönülleri boş olan böyle kişilere nasıl davranacağınızı birazdan okuyacaksınız. 


Çok Çalışırlar 

  En büyük korkuları sıradan bir insan olmak olduğu için, kendilerini üstün görmeye devam etmek amacıyla, başarılı olmak zorundadırlar. Çalışıp zafer kazanmak en büyük doyumlarıdır. 
  Çoğu işkoliktir, ne istediğini bilir ve amacına kilitlenir. Amerikan kapitalizmi yaratıcılığı ve üretimi arttırmak için bu kişilik özelliğine sahip olanları teşvik ediyor. Para, şöhret ve güç getiren işler sistemin motoru oluyor. Adil olmayan teşebbüslerin toplumda zayıfların ezilmesi sonucunu doğurarak sosyal barışı zedeleyeceğini söylemeye gerek var mı? 
  Her gittikleri yerde kırmızı halı ile karşılanmak isterler. Bu beklentileri karşılanmazsa bozulurlar ve acımadan muhataplarını bozarlar. 
  Eğitimli olmayan narsistlere sıra beklemek, kuyruğa girmek, çevrelerini temiz bırakmak, trafikte öne geçmek gibi davranışlar zevk verir. Kuralları ustaca atlatmak, insanları enayi yerine koymak, başkalarını kullanmak onları keyiflendirir. Böyle davranışları başkalarına anlatmak ise onlar için ayrı bir zevktir. 

Yarışmacıdırlar 

  Narsistik özellikteki kişiler rekabeti severler, ihtiraslı ve doyumsuz yapıları nedeniyle hep ölesiye mücadele ederler. Hiyerarşiyi çok iyi bilirler. Giyimleri, kullandıkları araba, kiminle birlikte göründükleri, yaşadıkları yerler tesadüfi seçimler değildir. Bir şeyi sevgi için yapmayı ve âşık olmayı aptalca görürler. Güç ve statü takıntıları nedeniyle kazanmak için ellerinden ne gelirse yaparlar. Hile ve yalan, amaca ulaşmak için gerekiyorsa kullanılacaktır. Machiavelli'nin felsefesi çok hoşlarına gider. "Gayeye ulaşmak için her yol caizdir" düşüncesi onlar için rehber olmuştur. 
  Hile ve yalanı kullanma eğilimleri, onları en tepede tutmaya götürebilir. Fakat balonları söndüğü zaman da narsistik yaralanma yaşarlar. Üzerinde düşünmeden yaşamlarına son vermeye karar verebilirler. Kendilerine göre yaşam sebepleri ortadan kalkmıştır. Kuyunun dibinde yaşamaktansa ölmek daha doğrudur onlara göre. iyi yarışmacı olsalar da kaybetmeyi bilmeyen bu kişiler mutlu olamazlar. 


Eleştiriye Tahammülsüzdürler 

  Hata yapmaktan çok korktukları için, hatalarının söylenmesini hemen kişiselleştirirler. En basit eleştiriyi kişiliklerine yapılmış bir müdahale, kendilerine atılan bir ok gibi görürler. Kendilerini aşağılanmış gibi hissederler, bu onları çok sıkar. Kendi hataları konusunda objektif davranabilme becerisi kazanamadıkları için, eleştiride ısrar ederseniz sizi suçlamaya başlayacaklardır. Sizin yanıldığınızı ispat etme çabası ilk yapacakları şeydir. Eğer eleştirinizde haklıysanız, sizi küçük düşürerek tatmin olma yolunu seçerler. Bu haliyle narsisti, zavallı bir çocuğa benzetebiliriz. Eleştiriyi kendisine haksız bir saldırı gibi algılar, söylenenleri doğru-yanlış ikileminden geçiremez ve etraflarında nefret uyandırırlar. Narsistik kişi ile ilişki kurmak zorunda iseniz, kararlı ve tutarlı olmalısınız. Ne istediğinizi tam olarak bilmelisiniz. Pazarlık yapmadan karar vermemelisiniz. Böyle insanlarla sağlamcı iş yapmak, bedeli peşin almak gerekir, yoksa çok incinirsiniz.  


  Yardım Sevmezler 

  Narsist kişilerin kendi çıkarlarının söz konusu olmadığı bir şeyi yaptıkları pek görülmüş değildir. Başka insanların çıkarları onların çıkarları ile çatışmadıkça çok uyumlu çalışırlar.
  En büyük tutkuları ve fantezileri dünyanın en akıllı, en yetenekli ve en iyisi olduklarına inanmalarıdır. Yardım ederken kendi isimlerinin geçmesi, heykellerinin dikilmesi, şirketlerinin başında adlarının yazması paradokslarıdır. Kendilerine iyi dedirtmek için yardım ederler. Bu nedenle gizli yardımı onlara yaptıramazsınız. Bu tarz reklama dönük yardımlar bunların egolarını cilalar. Kimliklerini belirtmeyen gizli yardıma onları zorlamak, ego eğitimleri için gereklidir. 


İlk Aşkları Kendileridir 

  Yaşadıkları diğer paradoks da sevecen görünmeleridir. Sevgi doludurlar, ilişkide oldukları insanları rahatlatırlar. Narsistlerin sizi sevdiklerini, sizi düşündüklerini boşuna zannetmeyiniz. Onlar sizdeki çıkarlarını severler. Sevgileri, hep koşullu sevgidir. Aşık oldukları, koşulsuz sevdikleri tek varlık kendileridir. Çıkarı yoksa en yakınlarını bile umursamazlar. Aynaya baktıkları zaman kendilerini görmezler, hayallerindeki kişiyi görürler. "Ayna ayna söyle bana, var mı benden daha güzeli?" sözü narsisizmin simgesi olmuştur. 


Tatminsizdirler 

  Sıradan insan olmak korkuları, hep daha çok şey istemeleri, yetinme duygularının olmaması onların hırslı olmalarına neden olur. 
  Kendilerinin gerçek sınırlarının neresi olduğunu bilemezler. Kendilerini bir bütünün parçası gibi görmemeleri ve her şeyi kontrol edebilecekleri duygusuna sahip olmaları, sürekli gerilimde olmalarına neden olur. Küçük bir düzensizliği, eleştiriyi ve hatayı tehdit olarak algılarlar. 
  Çevrelerinin ona hep haksızlık yaptığını düşünmelerini isterler, insanların kendilerini memnun etmek için yeterince çaba harcamadığına inanmaları, onları gerer. 
  Kendilerinden ve başkalarından beklenti standartları yüksektir. Bu sebeple çok sık sinirlenirler, istek ve emirlerinin insanlar tarafından kasten unutulduğunu düşünürlerse, huysuzlukları artar. 
  Canlan sıkıldığı zaman, herkesin de canını sıkarlar. Kazanamadıkları zaman çok öfkelenirler ve etrafta psikolojik terör havası estirirler. 
  Depresyona girme eşikleri çok düşüktür. Narsisistler kızgın, sinir bozucu, ruh karartıcı halleri sık yaşarlar. Depresyondadırlar, fakat bunu kabul etmezler. Depresyonu, "örtülü depresyon" şeklinde yaşarlar. Öfkelilik, içki-sigaraya düşme, unutkanlık, bedensel arazlar şeklinde maskelenmiş depresyonla hekime zorla başvururlar. 
  Mutlu olmayan, gergin, öfkeli, incitici ve küstah halleri nedeniyle zor insanlardır. Doymayı bilmezler, çünkü psikolojik olarak açgözlüdürler. 


Güçlü insanlar Yanlarında Barınamaz 

  Narsist kişiler, kendilerinden çok emindirler. Bu kendilerinden emin ve güvenli halleri, bunlardan kuşku duyan kişiler için çok çekicidir. 
  Narsistler birisini yanlarına almak istedikleri zaman, onun kendisini gezegendeki en iyi ikinci insan gibi hissetmelerini sağlarlar. Bu duyguyla, üstün bir insana yakın olmanın minnettarlığı ile elinden gelen her şeyi yapan ikinci adamlar, narsist kişinin en önemli yardımcılarıdır. 
  Minnet ve vefa duyguları pek yoktur. Daha az şey yapıp daha çok şey isterler, minnet duygusunu başkalarından beklerler. Başkaları, iyi insan olmak için kendilerine vermelidirler ve böylece sömürmeye devam ederler. Huysuzlaşırlar ve hata yaparlar. Böylece narsisist kişi yanında olanları tükürür atar. Güçlü yapıya sahip olanlar narsisistik kişinin kendilerini kullandığını hemen fark eder, ilkelerini ortaya koyar. Böylece onlarla yolları hemen ayrılır. Zayıf kişiler sürekli kendilerinden vererek ilişkiyi devam ettirirler. Aldıkları psikolojik tatmin onları yanlarında tutar. Kimliksiz kalmayı kabullenirlerse, beraberlik sürer gider. 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...