Bilinç kişinin var oluşunun farkında olma durumudur. Kişi bilinçli durumdayken davranışlarını, düşüncelerini kavrayabilir ve denetleyebilir. Hayvanlarda da ihtiyacı gidermeye yönelik bir bilinç gelişmişken insanda yüksek bilinç söz konusudur. Yüksek bilinç kişinin düşünce hakkında düşünebilmesi, soyutu kavrayabilmesidir.
Bilinçte irade bulunmaktadır, kişi davranışlarını farkında olarak yapar ve bu insanın davranışlarından sorumlu olmasına sebep olur. Uyku bir bilinç değişikliği iken alkol, uyuşturucu alınması, hipnoz gibi durumlar bilinci bozar. Aynı şekilde bazı hastalıklar da bilincin bozulmasına neden olur. Çoklu kişilik bozukluğunda kişinin bilinci aktif olsa da kişi birbirinden bağımsız kimliklere sahip olur. Soyut düşünce insana özgü bir kavramdır ve bozulduğunda bilinçte sapmalar meydana gelebilir. Bu da kişinin sosyal ilişkilerinde bozulmaya sebep olur.
İnsan, bilgileri seçerken hangi karara yöneleceğine ilişkin eğilim göstermekte, beyin ise bunu kaydetmektedir. "Öğle Yemeği Sendromu" adı verilen bu durumda kişi bir restoranda otururken kendi ismini duyduğu ya da ilgilendiği konuya ilişkin bir şeyler duyduğunda ilgisini o tarafa çevirip o masadaki konuşmaya kulak vermeye başlar. Hangi uyarana yöneleceği ile ilgili kararı ise beyni verir.
İnsanların ilgi alanı , etki alanı ile paralel olursa bilinç o konuda daha çok devreye girer. Duygusal yoğunluk ve zihinsel odaklanma olan konularda psikolojik bilinç harekete geçmekte ve bilincin nereye yöneleceğini belirlemektedir. Seçilen bilgiler, beynin kendisini bu bilgiye açmasını sağlayacağından "amaçlı davranım"ı ortaya çıkarmaktadır. Mesela derin uykudaki bir anne hiçbir sesi duymamasına rağmen, çocuğunun ağlamasını duyabilir. Zira annenin bilinci kapalı olmasına rağmen, bazı algılara kendisini açmıştır. (Tarhan, N. 2009, İnanç Psikolojisi)
Hepimiz düşüncelerimizi yönettiğimiz uyanık bir bilince sahibiz. Bilinç öncesi ise istediğimiz an çağırabileceğimiz bilgilerin depolandığı bölümdür; en sevdiğimiz renk, annemizin adı, telefon numaramız gibi. Bilinç dışı ise bilinçli olarak ulaşamadığımız, unuttuğumuz ve yok kabul ettiğimiz bilgileri içerir. Bilinçdışındaki bilgilere bilinçli olarak ulaşamasak da zaman zaman buradaki bilgiler su yüzeyine çıkar, dil sürçmesi gibi. Dil sürçmesi aslında bilinçdışına itilen ve kişi tarafından unutulan öfke gibi duyguların bilinçsiz dışavurumudur.
Hayvanların bilincinden farklı olarak insanların bilinci gelişir, öğrenme insanın bilincinde değişime sebep olur. Çocuk bilinci ile soyut düşüncenin kavranabildiği yetişkin bilinç aynı seviyede değildir. İnsanın öğrendikleri doğrultusunda inançları değiştikçe algısı da değişir. Bireyin algılama düzeyi bilinç düzeyine bağlıdır, insanın insanın bilinçli olarak kendinin farkında olması dış dünyayı algılama şeklini belirler. Kişinin algısı dış dünyayı algılamasını etkiler.
İnsan önem verdiği şeyleri ve hayatına hakim olan düşünceleri kendisine çeker, bu insanın bilincinin gelişmesiyle ilgili bir özelliktir. Kuantum fiziği insanın niyet ettiği şey ile arasında bir çekim olduğunu belirtiyor.
Hayvanların bilincinden farklı olarak insanların bilinci gelişir, öğrenme insanın bilincinde değişime sebep olur. Çocuk bilinci ile soyut düşüncenin kavranabildiği yetişkin bilinç aynı seviyede değildir. İnsanın öğrendikleri doğrultusunda inançları değiştikçe algısı da değişir. Bireyin algılama düzeyi bilinç düzeyine bağlıdır, insanın insanın bilinçli olarak kendinin farkında olması dış dünyayı algılama şeklini belirler. Kişinin algısı dış dünyayı algılamasını etkiler.
İnsan önem verdiği şeyleri ve hayatına hakim olan düşünceleri kendisine çeker, bu insanın bilincinin gelişmesiyle ilgili bir özelliktir. Kuantum fiziği insanın niyet ettiği şey ile arasında bir çekim olduğunu belirtiyor.